Çeşitli alanlarda uzmanlık kazanabileceğiniz sertifika programlarımızı keşfedin ve kariyerinize yeni bir yön verin.
Farklı konularda bilgi sahibi olabileceğiniz ücretsiz seminerlerimize katılarak kendinizi geliştirin ve yeni perspektifler kazanın.
Kara Camışları Vurdum Bayıra Türküsünün Hikayesi
Türkülerimiz, çoğu zaman ardında derin ve dokunaklı hikayeler taşır. Her bir türkü, okuyanı ve dinleyeni farklı bir zaman ve mekâna götürür, yaşanmışlıkların acısını, sevincini ya da hüznünü hissettirir. Bu türkümüz de böylesine derin ve duygulu bir hikayeye sahiptir.
Bu hikaye, garip bir çobanın hikayesidir. Anasız, babasız ve kimsesiz olan bu çoban, köylüler tarafından sevilen ve sahiplenilen genç bir delikanlıdır. Yıllardır köylünün malını, davarını otlatan bu temiz kalpli çobanın evlilik çağı gelmiş, köylüler de onu yalnız bırakmamış ve uygun bir kızla nişanlamışlardır.
Gariban çoban delikanlının düğün günü yaklaştıkça heyecanı artmış, tüm birikimiyle köyün yakınında bir göz odalı ev yapmış, sabahlara kadar hayaller kurarak evini güzelleştirmiştir. Nihayet düğün günü gelmiş çatmış. Köylüler el birliğiyle düğün hazırlıklarına girişmiş, kazanlar kaynamış, davul zurna çalmış. Çoban, hayatında ilk kez yeni elbiseler giymiş, berberde saç sakal tıraşı olmuş ve kendini yakışıklı bir damat olarak bulmuştur.
Düğün devam ederken, gençler halay çekerken, çobanın aklı hep sürüsünde kalmış. Bu kadar mutluluğun ona fazla geldiğini hissetmiş olacak ki, düğün meydanına gelen bir haberle iki azgın camışın dövüşmeye başladığını öğrenmiş. Camışlar öyle kızışmış ki, kimse araya girip ayırt edememiş.
Çoban, hayvanları çok iyi tanıdığı için hemen bayıra koşmuş. Hayvanlar o kadar kızışmış ki, çayıra inip dövüşlerine devam ediyorlarmış. Aralarına yabancı birinin girmesi ölüm demekmiş. Kendine güvenen çoban, damatlık kıyafetiyle hayvanların arasına girip, onları sakinleştirmeye çalışmış. Ancak, hayvanlar onu tanımamış ve öfkeleriyle çobana doğru koşmuşlar. Çoban, iki hayvanın arasında kalarak boynuz darbeleriyle hayatını kaybetmiş.
Düğün sona ermiş, davul zurna sesi kesilmiş ve bu acılı türkü dile gelmiştir. İşte bu türkü, garip çobanın hüzün dolu hikayesini anlatır:
Gara Camışları Vurdum Bayıra
Döyüşe Döyüşe İndi Çayıra
Diyin Güveyiye Gele Ayıra
Güveyin İşini Allah Gayıra
Giderem Giderem
Dudu Gumru Gibi Durmaz Öterem Öterem
Gelin helalleşin gardaş giderem
Bir Oda Yaptırdım Döşedemedim
Üç Günlük Ömrümü Beş Edemedim
Zalım Feleginen Baş Edemedim
Bu Kara Bahtıma Küsmüş Giderem